Prezervatif neslimizin kristal ayakkabısı .
__________________________________________
Kim ne derse desin, sözcükler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir.
__________________________________________
Acıyla kal! Bu senin yaşamının en büyük anlarından biri ve sen onu kaçırıyorsun.Tanrı'nın senden hoşlanmadığı,seni hiçbir zaman istemediği olasılığını düşünmek zorundasın.Her durumda o, senden nefret ediyor.Olabilecek en kötü şey bu değil neyse ki... Bizim ona ihtiyacımız yok. Lanetlenmişliğe lanet olsun bağışlanmaya da. Bizler Tanrı'nın istenmeyen çocuklarıyız - Öyle olsun...
Ancak her şeyi kaybettikten sonra her şeyi yapmak için özgür olabiliriz.
___________________________________________
İnsanlar büyüdükçe hayalleri küçülür mü?
___________________________________________
Elime Bi Tüfek Alıp, Türünü Korumak İçin Çiftleşmeyen Her Pandayı Vurmak İstiyorum..
___________________________________________
Annem hep şöyle derdi "Hayat bi kutu çikolatadır. Payına ne düşeceği belli olmaz."
___________________________________________
Sadece aptallık yapan aptaldır.
___________________________________________
Koş Forrest Koş!!!
___________________________________________
Neden ölüyorsun anne?
Vaktim doldu, sıram geldi,
ahhh hayır,
sakın korkma bitanem ölüm de hayatın bir parçası.
___________________________________________
Bir İnsan Kurtaran Dünyayı Kurtarmış Sayılır
___________________________________________
- Hediye paketi yapmamı istermisiniz ?
- Hayır. Bu benim için.
( Aldığı kitabın adı "İyi İnsanlar İçin Sonat" )
___________________________________________
ve en süperi Esaretin Bedeli diyalogları !!!
-buradan hiç çıkabileceğini düşünüyor musun?
-ben mi?
-evet.
-bir gün uzun beyaz sakallarım olup 2 veya 3 misketin yukarılarda zıpladığı zaman.
-sana nereye gideceğimi söyleyeyim. zihuatanejo.
-ne dedin?
-zihuatanejo. meksika'da. pasifik okyanusu'nda küçük bir yer. meksikalılar pasifik hakkında ne derler biliyor musun? hiç hafızası olmadığını söylerler. işte hayatımın geri kalanını burada yaşamak istiyorum. hiç hafızası olmayan sıcak bir yer. tam kumsalda küçük bir otel. eski değersiz bir tekne alıp onu yeniymiş gibi onarmak. misafirlerimi balığa çıkartmak. zihuatanejo. böyle bir yerde, birşeyler temin etmesini bilen bir adam işime yarar.
-dışarıda başaracağımı sanmıyorum. hayatımın çoğunu burada geçirdim. ben kurumsallaşmış bir adamım. aynen brooks gibi.
-kendini küçümsüyorsun.
-hiç sanmıyorum. burada herşeyi getirebilecek bir adamım; fakat dışarıda ihtiyacın olan tek şey sarı sayfalar. nereden başlarım bilemiyorum. pasifik okyanusu mu? lanet.
bu kadar büyük birşey,beni korkudan öldürür.
-beni değil. karımı vurmadım ve sevgilisini de vurmadım. her ne suç işlediysem, fazlasıyla ödedim. bir otel, bir tekne...fazla şey istediğimi sanmıyorum.
-bunu tek başına yapmamalısın. bu sadece lanet olası bir rüya. meksika buradan bayağı uzakta ve sen de buradasın. ve olan herşey bundan ibaret.
-evet, haklısın. herşey bundan ibaret. orası uzakta ve ben buradayım. sanırım basit bir seçim yapmalıyım. hızlı yaşamak mı... yoksa hızlı ölmek mi?
tim robbins : umut.
morgan freeman :umut??.
morgan freeman :sana birşey söyleyeyim, dostum.
morgan freeman :umut tehlikeli birşeydir.
morgan freeman :umut bir insanı delirtebilir.
morgan freeman :içerideyken hiçbir faydası yoktur.
morgan freeman :bu fikirden vazgeçsen iyi olur.
tim robbins :brooks'un yaptığı gibi mi?
red =buraya nasıl düştün?
andy =ben masumum.
red =burada kimse suçlu değil ki zaten.
Umut, umut iyi bi şeydir. belkide .. belkide en iyi şeydir...