Londra, 16 Temmuz 1943
Bu savaş öteki savaşlara benzemiyor; öteki savaşlar gibi kazanılacağı da yok. Geçen savaşta askerler, umut içinde savaştılar ve cepheden ayrıldıkları zaman umutla ayrılıp evlerine koştular.
Bu savaşta çarpışan askerlerin kafalarında binlerce üzüntü binlerce dert var. Düşmanı yok etmenin bu savaşı bitirmeyeceğini biliyorlar. (...) Savaş bitip de ülkelerine döndüklerinde nelerle karşılaşacaklarını kim bilir? Belki de işsiz kalacaklar. Başvurdukları kapılardan eli boş dönecekler. İnsanlar son yirmi beş yıl içerisinde çok şeyler öğrendi. Artık büyülü kelimelere inanmıyorlar... Özgürlük, rahatlık istiyorlar. Yani, Connecticut'taki çiftliğini bırakıp savaşa mı katıldı bir asker? Connecticut'a dönünce yine o küçük çifliğine kavuşmak , aç kalma tehlikesinden uzak, yine eskisi gibi yaşayabilmek istiyor. Bir asker işini bırakıp çarpışmak için İngiltere'ye mi geldi? Dönüşünde yine işinin başına geçmek hatta çocuklarını o iş için yetiştirmek istiyor. Okul istiyor; ihtiyarlığını, hastalıkları düşünerek para biriktirebilmek istiyor; para biriktiremezse bedava ilaç, hastane istiyor. Hangi askerle konuşsanız bu endişelerin dile geldiğini duyarsınız. Çıkarları için çalışan birkaç kişinin eline mi geçecek ülkeler? Birkaç kişi para kazansın, zengin olsun diye enflasyon mu yaratılacak? Bu adamlar ayda elli dolar kazanırken birkaç kişi milyonlara mı konacak? Tutku denen şeyin yerle bir ettiği bir ülkeye mi dönecekler? Bu ordu düşmanı yenebilir. Ona kuşku yok. Ama evlerine dönüp de ülkelerinde bir kazanın derinden derine kaynadığını, bir iç savaşın yolda olduğunu görmek istemiyorlar. Son bunalımın anısı akıllarından hala silinmemiş.
Karaborsacılar harıl harıl çalışıyorlar. Amerika'da karaborsacılık yapanlar ise ne yankesiciler ne de önemli hırsızlar. En iyi vatandaşlarımızdan bazıları. Askerler, ülkelerinde fiyatların yükseldiğini, yaşamanın gittikçe güçleştiğini duyuyorlar. Bir asker, yapayalnız bir insan değildir ki. Arkasında bir ailesi vardır; çoluğu çocuğu vardır. Onları geçindirecek parayı kendisi sağlamaktadır. Aldığı ve evine gönderdiği para ise yazık ki fiyatlarla birlikte yükselmiyor.
İşte bunları duyuyor. Gazeteler bu haberlerle dolu; evinden gelen mektuplar bu haberlerle dolu. Asker olduğu için yakınamıyor da. Yakınmak yasak. Orduda böyle şey olmaz. O da sadece üzülmekle yetiniyor. Bu savaşı bir an önce bitirip vatanına dönmek, kendi gözleriyle görmek istiyor.
J. STEINBACK, Bir Savaş Vardı, s. 71-72
Alıntıdır.